Son birkaç yılda sürdürülebilirlik, işletmeler için çok önemli bir konu haline geldi. Bazıları için eskiden moda bir kelime olan şey, şimdi birçok kişi için stratejik bir öncelik. Bu, net sıfır emisyon, enerji verimliliği, ekosistemlerin korunması ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesi gibi zorlukların üstesinden gelmenin ne kadar zorunlu olduğu düşünüldüğünde şaşırtıcı değildir.
Veri merkezi sektörü sürdürülebilirlik girişimleri ve stratejilerinin ön saflarında yer almaktadır. Veri merkezi tesislerinin üstel büyümesi, politika yapıcıların ve çevre gruplarının yalnızca karbon emisyonları değil, su da dahil olmak üzere kaynakların kullanımı konusunda da daha yakından inceleme yapmasını sağladı.
Sürdürülebilirlik faktörleri giderek daha çok sayıda veri merkezi operatörünün sermaye harcamaları (CAPEX) ve işletme maliyetlerini (OPEX) değerlendirmelerinin bir parçasıdır. Yatırım firmaları bile artık sürdürülebilirlik önlemlerini yatırım süreçlerine entegre etmektedir.
Sürdürülebilirlik stratejisine yönelik bu itici güç, yakın zamanda 11. yıllık global veri merkezi anketini yayımlayan Uptime Institute istihbarat birimi tarafından yürütülen araştırmada açıkça görülmektedir. Bu çok beklenen rapor, sektörümüzde türünün en kapsamlı ve en uzun soluklu çalışmalarından biridir. Veri merkezi operasyonu, veri merkezi ekipmanları, verimlilik, trendler ve sürdürülebilirlik gibi çeşitli konuları kapsamaktadır.
Araştırma, “veri merkezi sürdürülebilirliğinin önemi giderek artmakta” olduğunu ortaya koymuştur, ancak özellikle kuruluşların çevresel ayak izlerini takip etme şekilleri konusunda daha fazla yol kat edilmesi gerektiğini de vurgulamıştır. Bazı sonuçlara detaylıca bakalım:
- 2021’de yıllık ortalama Güç Kullanım Verimliliği (PUE) 2020’deki 1,59’a kıyasla 1,57’dir. Bu, operatörlerin iyi ve istikrarlı verimlilik seviyelerini koruduğunu, ancak seviyelerin durağan bir noktaya geldiğini gösterir. Bu, hava akışı yönetiminin iyileştirilmesi ve eskimekte olan ekipmanların değiştirilmesine yönelik önceki verimlilik stratejilerine ulaşıldığını göstermektedir.
- Araştırma ayrıca, bir sonraki verimlilik kazanımlarının sıvı soğutma veya katı hal soğutma gibi yüksek verimli soğutmadan gelebileceğini de belirtiyor.
- Verimlilik kazanımları ayrıca BT kabin seviyesinde de bulunabilir – Veriler, güç yoğunluğu ile bir veri merkezinin boyutu ve verimliliği arasında bir bağlantı olduğunu göstermektedir. Maksimum BT yükü 3 MW’dan büyük tesislerde 5 ile 10 kW arasında daha fazla güç kabinine doğru kaymayı göstermektedir
- Ancak araştırma, sürdürülebilirlik ölçümünün kapsamını genişletmek için diğer ölçümleri izlemenin zamanının geldiğini ortaya çıkarmıştır. Bu; sunucu kullanımını, su kullanımını, BT veya veri merkezi karbon emisyonlarını ve e-atık veya ekipman yaşam döngüsünü ölçmeyi ve izlemeyi içerir.
Uptime’ın gösterdiği gibi: “Genel olarak, resim nettir: 2010’ların ilk yarısında büyük verimlilik kazanımlarından sonra, ortalama güç kullanım verimlilikleri (PUE) son beş yıl boyunca nispeten stabil kalmıştır. Bunun net bir açıklaması var. Artan sayıda yeni yapı spor tasarımı güç kullanım etkinliği 1,3 veya daha iyi olsa da, birçok operatörün daha eski tesislerde daha iyi verimlilik için gereken önemli revizyonları gerçekleştirmesi ekonomik veya teknik olarak mümkün değildir. Daha fazla iyileştirme önemli bir değişiklik gerektirecektir. Bu değişim, mevcut tesislerde son derece verimli soğutma ile yenilemeyi içerebilir; yeni veri merkezi tasarımlarında, doğrudan temaslı sıvı veya katı hal soğutma gibi yenilikçi yaklaşımların veya teknolojilerin benimsenmesini gerektirebilir.”
Veri merkezi sürdürülebilirliği için başka bir önemli alan da sunucu kullanımını içerir: “...daha küçük ve özel kuruluş veri merkezlerinde elektrik faturasının, bilgi işlem altyapısının nasıl kurulduğu veya işletildiği konusunda çok az ilgi veya söz sahibi olabilen mülk yönetimi tarafından ödenmesi hala yaygındır. Bu kopukluk, genel dijital altyapı verimliliğinde muhtemelen en önemli faktör olan sunucu kullanımının neden hala izlenmediğini açıklayabilir. Hatta daha az sayıda operatör emisyonları veya kullanım ömrünü tamamlamış ekipmanların bertaraf edilmesini takip etmektedir, bu da veri merkezi sektörünün kapsamlı sürdürülebilirlik uygulamalarını benimseme konusundaki genel olgunlaşmamışlığının altını çizmektedir.”
Araştırma, sürdürülebilirliğin yanı sıra, önemli ölçüde büyüyen ancak birçok karmaşıklık ve zorlukla başa çıkmaya çalışan bir sektörü ortaya çıkarmaktadır.
Bu zorluklar şunları içermektedir:
- Kesintilerin etkisi – Araştırmaya göre, kesintilerin yaklaşık beşte biri ciddi veya şiddetli olarak sınıflandırılmaktadır. Daha az olmakla birlikte, bu kesintilerin önemli ölçüde zaman kaybına, azımsanmayacak finansal kayıplara ve itibar zedelenmesine neden olduğu da tespit edilmiştir.
- Tedarik zincirinde aksama devam edecektir – Son yıllarda pandemi, aşırı hava koşulları ve politik faktörler; çipler, güç bileşenleri ve elektrikli ekipmanlar gibi birçok önemli bileşen için arz sıkıntısına neden olmaktadır. Tedarikçilerin çoğu bu aksaklığın önümüzdeki iki yıl boyunca devam etmesini bekliyor. Ayrıca, bunun sermaye harcamaları (CAPEX) projelerini veya BT ekipmanlarının kullanılabilirliğini, hatta her ikisini de etkileyeceğini de tahmin ediyorlar.
- Veri merkezinde personel eksikliği devam ediyor – Veri merkezi operatörleri, personelle ilgili zorluklar yaşamaya devam ediyor. Bu duruma neden olan birçok faktör vardır; örneğin, rakipler ve rakip olmayanlar tarafından işe alınan personel ve olgun pazarlarda çok sayıda deneyimli profesyonelin emekli olmasına yol açan yaşlanmakta olan iş gücü.
Bu arada, yüksek verimli soğutma ve sürdürülebilirlik girişimlerinin yanı sıra, sektörün sabırsızlıkla bekleyebileceği başka fırsatlar da var:
- Edge veri merkezleri genişliyor – Pek çok şirket, verileri kullanıcılara ve cihazlara daha yakın işlemek için daha fazla Edge veri merkezi oluşturmayı veya işletmeyi bekliyor. Ayrıca, veri merkezi ekipmanı tedarikçileri, müşterilerinin çoğunun 5 yıl içinde Edge mikro veri merkezlerine (<150 kW) sahip olmasını bekliyor.
- Lityum-iyon akü kullanımı – araştırma, operatörlerin neredeyse yarısının merkezi KGK sistemlerinin bazıları için Lityum-iyon kullandığını göstermiştir. Düşen maliyetleri ve sürekli artan performansıyla, Lityum-ion kimyasalları kullanan aküler, kurşun asit teknolojisinin yerine en çok tercih edilen akülerdir.
Görüş daha net olamazdı. Sürdürülebilirlik, ileriye dönük birçok karar noktasını etkileyecektir. Bunlardan bazıları, verimliliği ve en uygun soğutma çözümünü nasıl ölçtüğümüzün yanı sıra Edge ve Lityum-İyon akü gibi yeni fırsatlar şekillenirken verimliliği nasıl sürdüreceğimizdir.
Veri merkezi ve kritik altyapı ile ilgili diğer araştırma raporlarıyla ilgileniyorsanız, lütfen Vertiv’in yeni Analist Araştırması ve Pazar Bilgileri sayfasına göz atın.
